Bugün senin doğum günün,

nereden baksan benim için çok kutlu, çok mutlu bir gün. Bugün sayesinde ben, yanında olduğum gibi olabileceğim, yanında susabileceğim, somurtabileceğim, gülmekten çatlayabileceğim, ağlamaktan şişebileceğim, yani hayatın her tadını her rengini birlikte yaşayabileceğim çok muhteşem bir insana sahibim.

19 temmuz çok kutlu, çok çok mutlu bir gün. Çünkü bugün bana dünyanın öbür yanında da olsa birlikte kahve için dertleşebileceğim, içip güzelleşebileceğim, planlar yapıp, o planları yerine getirip sonra da bozabileceğim (bu da bir lüks sonuçta :)), her zaman özleyeceğim ama hep de yanımda hissedeceğim, varlığıyla çoğalabildiğim ve yine varlığıyla kafamdaki sesleri azaltabildiğim, dünyada pek az insanın sahip olma şansına erişebildiği harika bir dost verdi.

Bugün senin doğum günün, diğer günlerden daha mutlu bir gün, bugün sen dünyaya geldin ve dünyaya geldiğin günden beri insanların hayatlarına dokunup, onları güzelleştiriyorsun. Dünya üzerinde var olduğun sürenin çoğunda seni tanıdığım, seninle yaşadığım ve seninle güzelleştiğim için çok mutluyum.

seni çok seviyorum, iyi ki doğmuşsun, iyi dostum olmuşsun.

Uzun zamandır yazamadım, yazmak istemediğimden değil, dünyayla iletişim yollarımı kaybettiğimden. Son bir kaç haftamı bir bulutun arkasında geçirdim. Neden diye sorarsanız, hem tam belli bir nedeni yok, hem de bir sürü nedeni var.

Balık burcumun karanlık suları seven tarafı (bilimsel bir kişiyim evet) beni her zaman yoğun ve fazla insanlı geçen dönemlerden sonra bir süre inzivaya çekilmeye itmiştir. Kendimi eve kapattığım, pek kimseyle görüşmediğim, minimum iletişimle geçirdiğim bir hafta beni her zaman kendime getirmiştir. Ama bu sefer bunu yapamadım. Uzun süren yoğun bir dönemin ardından bünyede huzursuzluklar baş göstermeye başladığında 2 gün izin kullandım, ancak bu iki günü iş güç halletmek ve koşturmakla geçirmek zorunda kalınca hiç amacına hizmet etmedi, aksine daha da beter bir hale getirdi beni, çünkü daha uzun bir süre izin alamayacağım ve izole olamayacağım anlamına geliyordu bu durum.

Ben de farkında olmadan normalde hızlandırılmış kurs gibi yaşadığım izolasyon dönemimi zamana yaydım. Son üç hafta nasıl geçti pek bir fikrim yok. Toplamda 133 bölüm kore dizisi seyretmişim, az önce hesapladım. Bu da 146.3 saat yani 6 tam gün boyunca dizi seyrettiğim anlamına geliyor. Biraz b.kunu çıkarmışım sanırım bu defa. Sürekli dizi seyretmek dışında, pek uyumadım, pek konuşmadım, pek bir şey yapmadım.

Geçen hafta cuma günü görg.ümle buluşunca biraz olsun bulutun içinden çıkmaya başladım. Zaten onu göremiyor olmanın verdiği bir huzursuzluk da vardı bünyemde. Hep birlikte zaman geçirip hem de baca temizliği yapınca, dünyayla bağlantımı yavaş yavaş yeniden kurmaya başladım. Sonra bu sabah kalktım, saati hiç ertelemedim, duş aldım, lush ürünlerimle kokulandım. Servise yetiştim, kahve ve sandviç alıp odaya geldim. Bilgisayarı açtım ve günlerdir ilk defa canım haberleri okumak istedi. Günlerdir canım ilk defa kurgusal olmayan hayatlara dair bir şeyler okumak, görmek istedi. Kore dizisi seyretmeyi düşününce ilk defa için çekildi. Hatta girip internette bir şeyler araştırdım, haftalardır ilk defa çalışma müziğimi açtım. Yani anlayacağınız dünya dışına yaptığım yolculuktan sonunda döndüm. Yokluğum sırasında beni anlayışla bekleyen biricik mafizime buradan selam ederim :)