Uzun zamandır bu konudan bahsetmiyorum ama bu hiç anime, jdroma izlemediğim ya da manga okumadığım anlamına gelmiyor pek sevgili ve tatlı okur. Bundan yaklaşık bir iki sene önce, an itibariyle Avustralya semalarına selam çakan tahin pekmez kişi burcu sayesinde tanıştığım Nodame Cantabile'nin seyretmediğim bir özel bölümünün çıktığını öğrenince diziyi baştan seyretmeye karar verdim. Dizi bittikten sonra izleme miktarım beni kesinlikle kesmeyince, mangayı baştan okumaya karar verdim. Manga da bitince bu kadar izleyp okumuşken bir de animeyi seyredeyim dedim ve yaklaşık 3 haftalık bir nodame maratonu yarattım kendime - ve bunun her saniyesinden zevk aldım.
Tomoko Ninomiya tarafından çizilen ve 2001-2009 yılları arasında Kiss'de yayınlanan Nodame Cantabile, 2004 yılında en iyi shojo manga ödülünü almış. İki konservatuar öğrencisinin ilişkisini eğlenceli ve romantik ilişkisi anlatan manga, piyano öğrencisi Megumi Noda'nın - Nodame kızımız oluyor kendisi -, özünde orkestra şefi olmak isteyen ancak piyano bölümünde okuyan ve okuldaki bütün kızların hasta olduğu Chiaki Shinchi isimli yakışıklı şeyi kapısının önünde sızmış bir şekilde bulmasıyla başlıyor. Sonrasında olaylar birbirinden leziz farklı karakterlerin olay örgüsüne dahil olmasıyla gelişiyor.
Bence Nodame'nin en güzel yanlarından biri esas kız ve esas oğlan arasındaki ilişki şekillenirken her bir karakterin - o kadar esas olmayan kızlar ve oğlanlar da dahil olmak üzere - seri boyunca yaşadıkları değişimlerin son derece doğal bir şekilde bize sunulması. Okurken-izlerken, insan kendini yakın arkadaşlarının yıllara yayılan büyüme ve olgunlaşma serüvenleri seyrediyor gibi hissediyor. Üstelik karakterler, tıpkı gerçek hayatta olduğu gibi şaşırtıcı yönlere doğru ilerliyorlar ve bunu izlemek insana çok büyük keyif veriyor.
Pek şahane ve leziz konusu, karakterleri ve olay örgüsünün yanı sıra, Nodame'nin manga ve anime uyarlamalarının da çok leziz ve başarılı olması ayrı süperliği. Burada başarıdan kastım hem konu olarak tutarlılık, hem dizideki oyuncuların manga ve animedeki karakterlere olan benzerliği hem de manga da geçen müziklerin anime ve dizide çok harika ve yerli yerinde, çoğu zaman zenginleştirilerek kullanılmış olması. Debussy'den Ravel'e, Rachmaninov'dan Mozart'a pek çok ünlü bestecinin parçaları anime ve dizi boyunca görünmez bir başka ana karakter gibi salınıp duruyor ve her şeyi birbirine bağlıyor.
Şimdi burada sadece son cümlede müziklere değinmem çok tuhaf oldu, zira bu postu yazmaya başlama sebebim, özünde Maurice Ravel hakkında bir post yazmak istemem; nereden başlasam diye düşünürken, Ravel'i tekrar gündemime getirdiği için Nodame'den bahsetmeye karar vermemdi. Neyse ne yapalım, Ravel'i de başka bir postta anlatırım.
Comments (0)