2008 Temmuz ayında, ilk yurtdışı kongre katılımımı gerçekleştirmek için Berlin yollarını tutmuştum. Pek sevgili arkadaşım möçö'nün yanında kalacaktım ama möçö benim gittiğim süre boyunca sadece bir iki gün Berlin'de olacaktı, ben tek başıma gidiyordum, bu nedenle de orada geçireceğim 10 gün boyunca sıkılacağımdan ve daralacağımdan çok emindim. Fakat bilmediğim bir şey vardı, möçönün bir ev arkadaşı vardı ve o ev arkadaşı muhteşem bir insandı. Orada kaldığım 10 gün boyunca beni eğlenceden eğlenceye sevk etmesini geçtim, bana hala hastası olduğum bir takım tatlar tanıştırdı. Bahsi geçen Haluk kişisi, şu anda "Yurtdışında yaşamasına kıl olduğum süper insanlar" listemin ilk beşinde yer alıyor.

Neyse efendim, biz konumuza geri dönelim. Berlin seyahatimde tanıştığım -önceden de biliyordum belki, ama daha önce gerçekten tanışmamıştım- en önemli tat Hefe Weizen idi. Türkçe meali "arpalı buğday" olan bu leziz ve şahane bira türü, yaklaşık 5-6 senedir ağzına bira sürmeyen ve "Allahım, bira içmeden Almanya'da on gün ne yapacağım" diyen bendenizin hem hayatını kurtardı, hem de aklını başından aldı. On gün boyunca gittiğim her yerde sadece hefe weizen içtim, içtiğim her biranın fotoğrafını çektim ve içten içte hafızamızın kaypaklığına ve damağımda partiler veren bu her biri birbirinden nadide tatları unutacak olmama lanet ettim. Dönüşte bir süre Gusta ile kendimi avutmaya çalıştım, ancak uzun süre başarılı olamadım. Özlem, baki kaldı.

Geçen hafta pazar günü 2 saatlik bir bekleyişi güzelleştirmek için Burcu'nun dahiyane fikri sayesinde bir Bebek tap's gezisi yaptık ve hefe weizen içtik. O yoğunluk, o kendine has koku ve üstüne eklenen muz aroması beni kendimden geçirdi. Bu kadar zamandır dibimde bu kadar şahane bir hefe olması ve benim bunun farkında olmamamın bana hissettirdikleri konusuna hiç girmiyorum. Tabi ki bu gezinin sonunda kendimi hefe weizen'ı diğer biralardan ayıran şeyin ne olduğunu merak ederken buldum.

İlk öğrendiğim şey, benim hefe weissen olarak bildiğim -beyaz ya hani kısmen- isminin aslında hefe weizen olduğu idi. Ale olarak sınıflandırılan ve bir tür beyaz Alman birası olan hefe'de arpanın yanı sıra bol miktarda buğday maltı bulunuyor -Belçika versiyonunda buğday ham haliyle bulunuyormuş-. Üst fermantasyon denilen daha hızlı bir süreçten geçiriliyor. Hefe bu biranın geleneksel ve filtrelenmemiş hali, eğer filtrelenirse kendisine kristalize weizen deniyormuş. Genelde yukarıda gördüğünüz gibi 500 ml.'lik vazo şeklindeki bardaklarda servis edilen bu şahaneyi servis ederken barmenler, hem fazla köpük oluşumunu engellemek, hem de buğday aromasının bardağa yayılmasını sağlamak için bardağı çeviriyorlarmış.

Bugün bira için ne yaptın diye sorarsa birisi, verecek cevabım var artık.

Comments (2)

On 3 Kasım 2010 10:52 , Gorg dedi ki...

bunu içmeye gidelim. Nolur nolur nolurrr

 
On 4 Kasım 2010 13:30 , rot dedi ki...

yaaa bi gün okula gel çıkışında içelim evden çalıştığında falan, okulda çalışırsın sonra içmeye gideriz, hı hı hı hı hı?