Efenim, geçen hafta motivate me! başlıklı yazımda bahsettiğim listeyi hatırlarsınız. Liste çoğunlukla yerinde saymakla beraber, bazı gelişmeler de olmadı değil.

En önemli ve süperli gelişme -ki zaten iki gelişme var- tiyatroya gitmemiz oldu. Bu sene sezon açılışını her sene olduğundan daha sonra bırakmamız canımı sıkıyordu. Bir de içimde sezonu açsak ne olacak iki oyuna gidip unutuyoruz bilet almayı diye sinsi ve sinir bir şekilde söylenen uyuz bir ses vardı. Dilek ve Uygar çiftinin gazı sayesinde aynı gece iki sıkıntım da çözüldü. Geçen cuma sezonu açtık ve 2 oyuna daha bilet aldık.

Açılış oyunumuz Murathan Mungan'ın yazdığı ve Ersin Umulu'nun yönettiği Dört Kişilik Bahçe isimli bir oyundu. Üsküdar Musahipzade salonuna girip sahne tasarımını ve dekoru görünce bir an heyecanlandık. Çok güzel ve etkileyici olan bu dekor, kötü bir oyuna yardakçılık yapmıyordur herhalde diye düşünerek, ışıkların kararmasını beklemeye başladık -bu çoğullar Mafizimden geliyorlar.-

Oyun içimizi çekti.

Özetini vermem gerekirse:
Porselen sevici, en az benim kadar kambur duran, itici, ud çaldığı iddia edilen gudubet bir abla, burnundan kıl aldırmayan, ama iki cümlesiyle "haaa demek ondan" dememizi sağlayan bizimkilerin Nazan'ı anne, oyundaki tek izlenir kişi olan paşa dede ve sonradan yırtık dondan fırlar gibi fırlayarak sahneye atlayan daha sevimsiz, daha itici, zorlama ve annesi sayesinde aslında ailenin kara meleği olduğunu anladığımız kız kardeş Talia eski bir konakta kavga eder, bardak çanak kırarlar. Arada ud - gerçi oyunda lavta kullanılmış- sesleri yükselir, dekor yıkılır, Bayrampaşa'da herkes aşk-ı memnu tadında bir sonla kucaklaşır.

Şimdi bu anlattığım hikaye hiç yukarıdaki dekora yakıştı mı? Oyun allahtan bir perdeydi, biz zaten en arkada üç sıra Talia yüzünden sinir kriziyle karışık bir gülme krizine girerek zamanın nasıl geçtiğini pek anlamadık. Oyunun kitapçığını okuyunca aydınlandım. Bu oyun meğerse Murathan Mungan'ın master teziymiş. Ben hep diyorum, master tezinden iyi bir şey çıkmaaazzz!!!! Oyun hakkımdaki görüşlerimi şu sözlerle bitirmek istiyorum:
-Evin vardııı, kapın vardıııı, bardakların vardııııı, kocan vardıııııı

Olsun, sayesinde sezona başladık, bu hafta İki çarpı iki, bayramdan sonra da Marat/Sade isimli oyunları göreceğiz, hadi bakalım.

İnternetin neden güzel olduğu kısmına gelecek olursak, listeme geri dönmemiz gerekiyor. Listedeki belgesel izleme maddesini yerine getirmek için dün gece en iyi belgeseller neler acaba, bir baksam, diyerek giriştiğim araştırma kısa sürede meyvesini verdi. http://topdocumentaryfilms.com/ isimli nadide site bir sürü süper belgeseli bir araya topluyor, bir de üstüne yetmezmiş gibi bedava online seyretme imkanı sağlıyor. Israrla tavsiye ediyorum!

Comments (2)

On 10 Kasım 2010 01:50 , Unknown dedi ki...

oley, çok heyecanlandırdı beni bu sitenin varlığı, sağolasın. her entryni kahve, sigara ve keyifle okuyorum. yorum yapmak isteyip yapamadıklarım var nedense yorum yapmak çok zor, yorum sayfası açılmayı pek tercih etmiyor. sen kontrol etmeyi unutma arada. bu arada dot'un bir oyunu var, referansı da var, bilet bakıp haber salıcam sana. holey!

 
On 10 Kasım 2010 01:51 , Unknown dedi ki...

bu arada ben nedenmeli'yim. yani hem ne denmeli, hem de neden meli anlamlarına geliyor.
şu anda tezim için açtığım account açık kaldığı için adım thesis diye çıktı :))